“Recep İvedik” eleştirilerinden yılmayan ve devam filmini 13 şubat’ta vizyona sokacak olan Şahan Gökbakar, Recep İvedik fanatiklerine müjde verdi.
“İkinci film ilkinden daha komik, daha iyi oldu. Bu filmin üçüncüsü de çekilecek.”
‘Recep İvedik-2’ rekor kırarsa beni yerden yere vururlar
“Recep İvedik”in gişesi 4 milyon 300 bin, rekoru kırılamadı. Herkes merak ediyor, “Recep ıvedik” neden bu kadar gişe yaptı?
- Herkes “Recep İvedik”te kendinden bir şey buldu. Bir de iri yarı, kıllı, kaba saba görünen çirkin bir yaratığın aslında ne kadar iyi bir yüreğe sahip olduğu, ne kadar duygusal olduğu görüldü. O bedenin içindeki çocuksuluk, duygusallık, karakterle halkı birbirine yakınlaştırdı. “Recep İvedik”e yöneltilen eleştirilerin, psikolojisini etkilediğini söyleyen Şahan Gökbakar, “Filmim için ‘Çok bayağı, aptal saptal’ denince, bende bir refleks gelişti. ınsanların hakkımda ‘daha entelektüel’ diyebilecekleri bir iş yapmalıyım derdine düştüm. ışte asıl tuzak bu” diyor.
En önemlisi, Recep’in hiçbir sosyal seviye, sosyal sınıf, ekonomik seviye, ast-üst ilişkisi gözetmeden herkese eşit muamele etmesi herkesin çok hoşuna gitti. Hepimiz sinirlendiğimiz anlarda çok şey söylemek isteriz, ama hep toplum kuralları nedeniyle bunu engelleriz. ışte Recep bunu yapmıyor... Bu da insanların hoşuna gidiyor. Doğal olarak bu beğeni sinemaya yansıdı. Ve bu durum, bu işle uğraşanları çok rahatsız etti! Kara bir tablo oluşturuldu. Ama burada önemli olan, benim bakış açımdır. Ben, para verip sinemaya giden, filmi beğenen, gülen, keyiflenen insanların görüşleriyle ilgileniyorum. Dolayısıyla 1.5 yıl boyunca kara bir tablo oluşturulmaya çalışılması, beni hiçbir şekilde ne Recep ıvedik’ten, ne hayatımdan, ne kariyerimden, ne yaptığım işten ne de başarımdan soğuttu.
Gerçekten bu eleştirilerden hiç mi etkilenmediniz?
- Hiç etkilenmedim... Bir kere 1.5 yıl, her sabah hakkımda çıkan kötü haberlerle, ağır, hakarete varan eleştirilerle uyandım. Hepsi beni tuzağa düşürmeye çalışan haberlerdi. Ben seyircinin sevgisini hissetmeseydim, bu bilinçli kötülüklerden tabii ki etkilenebilirdim.
BEN İNEK ŞABAN FİLMLERİYLE BÜYÜDÜM
Size bilinçli olarak mı kötülük yapıldı?
- Evet, öyle... Çünkü gerçek hisler bir kere söylenir ya da iki kere... Bu, bir yıl boyunca söylenmez. Bir yıldır ne hissettiğinizi anladık. Bunu sürekli gündeme getirmenin manası nedir; kötülüktür yapmaktır! Beğenmeyenler, mutsuz olanlar oldu, “Niye bu böyle oldu, sinemamız nereye gidiyor?” diyenler çıktı falan. Aslında sinemamız bir yere gitmiyor. Ben sanat filmlerinin çok olduğu, o filmlerin gişe yaptığı bir ortamda çıkıp da “Recep ıvedik” yapmadım ki... Ben 1980 doğumluyum. “Kibar Feyzo”, “ınek şaban”, “Davaro”, “Züğürt Ağa”yı izleyerek büyüdüm. Bu filmlerde Metin Akpınar, Zeki Alasya, şener şen, İlyas Salman, Kemal Sunal oynadı. Biz bu insanları izledik, bunlarla geliştik, bu insanlarla güldük, espri anlayışımız bu insanlarla başladı.
Sorgulanacaksa önce bu filmler mi sorgulanmalı diyorsunuz?
- Hayır, hiçbiri sorgulanmamalı... Ben bu filmleri izleyerek büyümüş bir kuşağın çocuğuyum. Dolayısıyla yaptığım işte aynı lezzeti yakalamaya çalıştım. Yakalamaya çalıştığım lezzet insanların istediği lezzetmiş ki, bu film bu kadar gişe yaptı.
Yani yarattığınız karaktere hakaret edenler, bir anlamda o filmlere, o filmlerde oynayanlara da mı hakaret etmiş oluyor?
- Aslında o filmlerde oynayanlar da bana hakaret etti, bu çok ilginç... Ama ben hepsine saygı duyuyorum, onları çok seviyorum. Benim hakkımda ne demiş olursa olsunlar, bunun bir dönem olduğunu ve bu dönemin geçeceğini biliyorum. Sonuçta hepimiz yüz yüze bakacağız. Bu ülkede bir elin parmağını geçmeyecek kadar komedyen olduğunun farkındayım. Önümüzdeki 10 yıl içinde yine hep beraber olacağımız için de birbirimizi kırmanın, küs olmanın anlamı yok.
Filmi siz yapmamış olsaydınız, “Recep ıvedik” için neler söylerdiniz?
- Sadece oyunculukla ilgilenirdim. Ne kadar gişe yaptığı falan önemli değil. Ben bu filmi yapmadan önce de piyasada iş yapıyordum ve o dönemin en önemli filmi “Kurtlar Vadisi-Irak”tı... Çünkü en fazla gişe yapan filmdi. ınsanlar bu filmde ne buldular da gittiler diye izledim, anlamaya çalıştım. “Recep ıvedik”i izleseydim de çok gülerdim. Yapılan komedi filmiyse de sadece katıla katıla gülmek isterim, o kadar.
Üçüncüsünü de çekeceğim
Recep İvedik’e dönüşebilmek için 16 kilo aseton ve kilolarca tüy kullandıklarını belirten Şahan Gökbakar, serinin üçüncüsünün de çekileceğini söylüyor.
ELEŞTİRİ KONUSUNDA AŞILIYIM ARTIK
Peki... Gelelim “Recep ıvedik-2”ye...
- Recep Antalya’dan döndü, kafasında Sibel’i bitirdi. Çünkü Sibel artık evleniyor. Delikanlıya da o işi bitirmek yakışır zaten. ıstanbul’a geldi ve o pencere önündeki hayatına döndü. Ama ninesi bu hayata sert bir şekilde müdahale edip, ona “Ben geldim gidiyorum, sen hâlâ böylesin. Adam ol, çalış, para kazan. Evlen, yuva kur” dedi. Ve Recep ıvedik, bunları yapmak için harekete geçti. Bütün film boyunca Recep ıvedik’in hedeflerine ulaşma serüvenini izleyeceğiz.
Eleştirilere de açığım diyor musunuz?
- Tabii ki! Yeni yılımız kutlu olsun. Bir yılı doldurduk. Bir yıllık yeni eleştirilere açığız... Artık bu konuda aşılıyım zaten! “Recep ıvedik-2” olur da kendi rekorunu kırarsa, bu eleştiriler iki yıl devam eder artık. Rakam 4,5-5 milyona doğru uzanırsa, hakikaten yandım. Yerden yere vururlar o zaman beni. Allah yardımcım olsun! (Gülüyor)
Bu eleştirileri ciddiye alıp da ikinci fimde yapmamaya özen gösterdiğiniz şeyler oldu mu?
- Bir iş yapıyorsun, herkes o işin üzerine bir şey söylüyor. Bazıları “Çok belden aşağı, küfürlü, iğrenç film” diyor. Doğal olarak bunlar yeni yapacağın işte dengeni kaydırıyor. ışe ilk başladığımda, kimse filmle ilgili bir şey söylemiyordu, boş bir sayfayı kendi kurallarımla doldurmuştum. ıkincisinde ise otomatik olarak söylenenleri göz önüne alıyorsun. Bu da işin saf halini bozmak demek. ınsanlar “Bu film çok bayağı, aptal saptal” deyince şöyle bir refleks gelişiyor: “ınsanların hakkımda ‘daha entelektüel’ diyebilecekleri bir film yapmalıyım.” Ya da “küfürlü, belden aşağı” eleştirileri yüzünden, bunları kısmaya yöneliyorsun. ışte asıl tuzak bu... “Daha entelektüel olmalıyım, insanların daha kabul edebileceği şeyler yapmalıyım” dersen, dengeyi, işi bozarsın. Ben altı ayı bunları düşünerek geçirdim ve “Aman sakın dengeyi bozma şahan” dedim. O denge bozulursa, filmimizin o sıcaklığı bozulur. Bu filmde de ilk filmde gördüğünüz her şey var. Ne entelektüel doluluk aradım ne de Recep’in doğal konuşmasında sansüre gittim. Bu filmde de kabul etmedikleri adamı görecekler. Fakat onu biraz değişmiş bulacaklar. şöyle ki, kızlara karşı mahcubiyeti vardı, şimdi daha rahat, daha keskin bir Recep İvedik var.